Görünen köyün uzak olmaz atasözü müdür ?

Cansu

New member
**Görünen Köyün Uzak Olmaz: Bir Atasözünün Arkasında Yatan Gerçekler**

Merhaba arkadaşlar,

Geçenlerde eski bir arkadaşım bana bir hikâye anlattı. Bu hikâye, bir atasözünü ne kadar iyi yansıttığını düşündüm ve forumda hepinizle paylaşmak istedim. "Görünen köyün uzak olmaz" deriz ya, işte bu atasözü, bazen hayatın gerçeklerine ne kadar uyduğunu gösteriyor. Bu kısa hikâye de tam bunu anlatıyor.

Hadi, bir çay alıp hikâyemi dinleyin!

**Hikayenin Başlangıcı: Bir Yolculuğun Başlangıcı**

Bir zamanlar, Anadolu’nun güzel bir kasabasında, Kadir ve Zeynep adında iki yakın arkadaş yaşarmış. Kadir, her şeyin çözümünü mantıkla ve stratejiyle arayan, pratik zekâsı ile tanınan bir adamdı. Zeynep ise, duygusal zekâsı güçlü, insanları anlamaya çalışan ve başkalarına yardım etmekten büyük mutluluk duyan bir kadındı. İkisi de farklı karakterlere sahip olsa da yıllardır birbirlerinin en yakın dostlarıydılar.

Bir gün, kasaba halkı bir köyün yakınlarında büyük bir tepe olduğunu ve o tepede çok güzel bir manzara olduğunu duymuş. Fakat, oraya nasıl ulaşılacağı hakkında hiçbir bilgi yoktu. Birkaç kişi, bu tepede başka bir köy olduğunu ve çok zor bir yolculuk yapmanız gerektiğini söylüyordu. Bu durum Kadir için bir sorun oluşturmadı. O, "Görünen köyün uzak olmaz" atasözünü her zaman kendi hayatında rehber edinmişti. Yani, oraya nasıl gidileceğini bildikçe, bu yolculuğun o kadar zor olmayacağına inanıyordu.

Zeynep ise, bu yolculuk konusunda biraz daha temkinliydi. "Bir şeyin görünüşü, bazen yanıltıcı olabilir," diyordu. Her zaman insanları ve olayları daha derinlemesine anlamaya çalışıyordu. Tepeye gitmekle ilgili duyduğu endişeyi, başkalarına nasıl yardımcı olabileceğini düşünerek gidermeye çalıştı.

**Yolculuk Başlıyor: Kadir’in Çözüm Odaklı Yaklaşımı**

Bir sabah, Kadir ve Zeynep, bu zorlu yolculuğa çıkmak üzere yola koyuldular. Kadir, baştan sona plan yapmış, hangi yoldan gitmeleri gerektiğini ve her türlü engeli nasıl aşacaklarını hesaplamıştı. Zeynep ise, yolculuk sırasında kasabalılarla sohbet ederek, insanların nasıl hissettiğini ve kimlerin zorlanabileceğini anlamayı umuyordu.

Yolculuk başlar başlamaz, Kadir hemen soruları çözmeye koyuldu. "Şu taşlı yol daha düz, ama biraz kaygan. Eğer burada dikkat edersek, hızlıca geçeriz," diyordu. Her adımını planlayarak, güvenli bir şekilde ilerliyordu. Kadir’in bu yaklaşımı, onun stratejik zekâsını ve çözüm odaklı düşünme tarzını yansıtıyordu.

Zeynep ise, yolculuk boyunca etraflarındaki manzaraya odaklanarak, çevresindeki insanları ve doğayı gözlemliyordu. Bazen, yürüdükleri yolda zorlanan birini fark edince, durup ona yardım ediyordu. "Yavaş gitmek gerek, acele etme," diyordu. Zeynep’in bakış açısı ise ilişkisel ve empatikti. Kadir her zaman bir çözüm ararken, Zeynep insanların duygularına ve durumlarına daha çok odaklanıyordu.

**Zorluklar ve Gerçekler: "Görünen Köy" ve Anlamı**

Bir süre sonra, Kadir ve Zeynep, tepede ne olduğunu görmek için yolculuklarına devam ettiler. Yolda, etraflarında çeşitli engeller çıkmaya başladı. Kadir, kayalık ve zorlu alanlarda hiç zorlanmadan ilerliyordu, ancak Zeynep için işler biraz daha karmaşıklaşmıştı. Duygusal olarak yorgun hissediyordu, ama bir yandan da insanları anlama çabası onu motive ediyordu.

Bir süre sonra, yolu daralınca Kadir, "Zeynep, burası biraz zor olacak. Ama endişelenme, bir strateji ile çözeriz. Hızla geçebiliriz," diyerek hızlı bir şekilde çözüm üretiyordu. Ancak Zeynep, etrafındaki insanları düşünerek, "Herkes bu hızda gitmek zorunda değil. Bazı insanlar yardım almalı," diyerek Kadir’i durdurdu.

İlerlediklerinde, sonunda tepeden manzarayı görmek üzere olduklarını fark ettiler. Ancak, bu tepe gerçekten de görünenden çok daha uzakmış. Ne kadar ilerleseler de, manzara tam karşılarda görünmüyordu. Zeynep, biraz hayal kırıklığına uğramıştı. "Görünen köy gerçekten de uzakmış," diye mırıldandı. Kadir ise, "Her şeyin çözümü var, biraz daha ileri gitmemiz gerek," dedi, fakat Zeynep'in şüpheleri azalmamıştı.

Sonunda, daha fazla ilerlememeleri gerektiğini anlayıp geri dönmeye karar verdiler. Zeynep, "Belki de bazen başkalarının gösterdiği yolun peşinden gitmek yerine, kendi yolumuzu seçmeliyiz," diyerek Kadir’in stratejik yaklaşımına karşı başka bir bakış açısı sundu.

**Sonuç: Görünen Köyün Uzak Olması ve Duygusal Zeka**

Yolculuk bitip kasabaya döndüklerinde, Kadir ve Zeynep, bir atasözünün derin anlamını daha iyi anlamışlardı. Kadir, "Her sorunun bir çözümü vardır," diyerek çözüme odaklanmıştı. Zeynep ise, "Bazen hayat, sadece gitmek değil, yolculuk yaparken etrafımızdaki insanları anlamakla ilgili," diyerek duygusal zekâsını ortaya koyuyordu.

Bu hikâye, bana göre, "Görünen köyün uzak olmaz" atasözünün, bazen hayatın her yönüyle ne kadar yanıltıcı olabileceğini gösteriyor. Kadir’in çözüm odaklı yaklaşımı ve Zeynep’in empatik bakışı, aslında birbirlerini tamamlayan ve hem stratejik hem de ilişkisel anlamda önemli dersler veriyor.

**Sizce, "Görünen köyün uzak olmaz" ne demek? Hayatınızdaki görünüşün, gerçekte ne kadar etkili olduğuna inanıyorsunuz?**

Yorumlarınızı merak ediyorum!