İran Islam Cumhuriyetini Kim Kurdu ?

Firtina

New member
İran İslam Cumhuriyetini Kim Kurdu?

İran İslam Cumhuriyeti, 1979 yılında İran'da gerçekleşen devrim ile kurulan bir yönetim biçimidir. Bu devrim, İran’daki monarşiyi sona erdirerek, bir teokratik cumhuriyetin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Peki, İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu kimdir ve bu devrim nasıl gerçekleşmiştir? Bu yazıda, İran İslam Cumhuriyeti'nin kuruluş süreci, başta Ayetullah Ruhullah Humeyni olmak üzere bu sürece katkı sağlayan kişiler ve gelişmeler ele alınacaktır.

İran İslam Devrimi ve Humeyni'nin Rolü

İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu, büyük oranda Ayetullah Ruhullah Humeyni olarak kabul edilmektedir. 1902 doğumlu olan Humeyni, Şii İslam’ının önemli figürlerinden biri olup, özellikle 1960'lı yıllarda, şii teolojisi ve İran'ın monarşik yapısına karşı sert eleştirilerde bulunmuş bir liderdir. Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin batı yanlısı politikaları ve İslam'ı zayıflatmaya yönelik reformları, Humeyni'nin bu rejime karşı tavır almasına yol açmıştır.

1970’li yılların sonlarına gelindiğinde, İran'daki geniş halk kesimleri ekonomik, sosyal ve politik anlamda mutsuzdu. Şah yönetimi, halkın taleplerine duyarsız kalmış ve buna karşılık Batılı güçlerle yakın ilişkiler kurarak içki yasağını kaldırmış, kadınların toplumdaki rolünü artırmaya yönelik reformlar yapmıştı. Ancak, bu reformlar, İran'daki geleneksel İslami değerlerle çelişiyor ve büyük bir halk muhalefeti doğuruyordu. Bu durumu fırsat bilen Ayetullah Humeyni, İran'daki dini ve toplumsal yapının yeniden şekillendirilmesini savunarak, rejime karşı bir isyan başlatmıştır.

Humeyni, 1963'teki bir konuşmasında, Şah'ın politikalarını eleştirerek, İran’ın geleneksel değerlerinden sapmış olduğunu ve bu yüzden halkın büyük bir felakete sürükleneceğini belirtmiştir. Bu konuşma sonrası tutuklanan Humeyni, yıllarca sürgünde yaşamak zorunda kalmış ancak bu süreçte de İran'daki halk hareketlerini uzaktan desteklemeye devam etmiştir.

Devrimin Başlaması ve Ayetullah Humeyni'nin Geri Dönüşü

1979 yılında İran'da halkın büyük çoğunluğu, Şah’a karşı yoğun bir şekilde protesto göstermeye başlamıştır. Ayetullah Humeyni’nin liderliğindeki dini grup, bu isyanın en güçlü savunucularından biri olmuştur. İran halkı, Humeyni’nin çağrılarıyla birleşerek sokaklara dökülmüş ve rejimi devirmek için büyük bir direniş gösterilmiştir.

Bu süreçte, Humeyni’nin İran’a geri dönmesi önemli bir dönemeçtir. 1979 yılı başlarında, Şah rejiminin zayıflamasıyla birlikte Humeyni, Fransa’dan İran’a dönmek üzere yola çıkmıştır. Onun geri dönüşü, halk arasında büyük bir coşku yaratmış ve devrimci hareketin gücünü artırmıştır. 1 Şubat 1979’da Tahran’a dönen Humeyni, kısa süre içinde ülkenin yeni lideri olarak kabul edilmiştir.

İran İslam Cumhuriyeti'nin Kuruluşu

Humeyni’nin dönüşü ile birlikte İran’da siyasi atmosfer tamamen değişmiş ve Şah’ın yönetimi hızla çöküşe uğramıştır. 11 Şubat 1979’da İran’daki askeri ve polis güçleri, başkent Tahran’da devrimci gruplara karşı direnmeye devam etse de, başarılı olamamış ve Şah’ın hükümeti son bulmuştur. İran’da, Humeyni’nin liderliğinde halkın istediği gibi, bir İslam Cumhuriyeti kurma yolunda önemli adımlar atılmaya başlanmıştır.

Yeni hükümetin ilk adımlarından biri, 1979 yılında yapılan referandumdu. İran halkına, monarşinin yerine kurulan İslam Cumhuriyeti’ni onaylayıp onaylamadıkları sorulmuş ve halk büyük oranda bu yeni rejimi desteklemiştir. Sonraki dönemde, Humeyni'nin yönetiminde İran'da dini kurallar esas alınarak yeni bir anayasa hazırlanmış ve ülke teokratik bir yapıya bürünmüştür. Böylece, 1979'daki devrim sonucu, İran İslam Cumhuriyeti kurulmuştur.

İran İslam Cumhuriyeti'nin Temelleri ve Yönetim Şekli

İran İslam Cumhuriyeti, teokratik bir cumhuriyet olarak şekillenmiştir. Bu yönetim biçiminin en belirgin özelliği, dini otoritenin siyasi kararları denetlemesidir. Ülke, "Velayet-i Fakih" adı verilen bir sistemle yönetilmektedir. Bu sistemde, en yüksek otorite olarak, dini lider olan "Fakih" yani Ayetullah bulunmaktadır. Humeyni'nin dönüşü ile kurulan bu yönetim, başlangıçta Ayetullah Humeyni'nin kendisi tarafından şekillendirilmiş ve sonraki yıllarda da halefleri tarafından bu çizgi sürdürülmüştür.

Ayetullah Humeyni, aynı zamanda İran İslam Cumhuriyeti'nin ilk lideri ve en yüksek dini otoritesiydi. İslamî hukuk, özellikle Şii anlayışına dayalı olarak uygulandı ve bu durum, batıdan gelen demokratik veya seküler reformlara karşı bir duruş sergilenmesine neden oldu. Humeyni’nin, İran’ın İslamî temellere dayalı bir ülke olması gerektiği vurgusu, ülkedeki tüm idari ve yasal yapıyı belirlemiştir.

İran İslam Cumhuriyeti'nin Kuruluşuna Katkı Sağlayan Diğer İsimler

İran İslam Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde, Humeyni kadar olmasa da önemli roller üstlenen başka figürler de bulunmuştur. Bu figürlerden biri, Ayetullah Muhammed Beheşti’dir. Devrim sırasında önemli bir siyasi lider olarak yer alan Beheşti, İran’ın devrimci hükümetinin kuruluşunda önemli bir rol oynamıştır. Aynı şekilde, Ali Şeriati gibi düşünürler de ideolojik olarak devrimin gelişiminde etkili olmuşlardır. Şeriati, İslam’ı sosyal adalet ve halkçı bir perspektiften savunmuş ve bu düşünceler, devrimci akım içinde önemli bir yer tutmuştur.

Sonuç

İran İslam Cumhuriyeti, 1979 yılında Ayetullah Humeyni’nin liderliğinde kurulmuştur. Humeyni, halkın desteğiyle monarşiyi devirip, İran’da teokratik bir cumhuriyetin temellerini atmıştır. Humeyni'nin yanı sıra, birçok dini ve siyasi figür de bu sürece katkı sağlamıştır. Bugün İran, İslam Cumhuriyeti olarak bilinen yönetim biçimini sürdürmektedir ve bu sistemin temelleri, 1979'daki devrimle atılmıştır. Bu devrim, sadece İran’ı değil, aynı zamanda Orta Doğu’yu ve dünya politikasını da önemli ölçüde etkilemiştir.